Çarşamba, Ekim 11, 2006

november rain

Bu sene kis soguk gececek gibi. Daha aylardan Ekim olmasina ragmen hava raporunda 'bu aksam kar yagabilir' dedi. Henuz Kasim bile gelmedi ama kar geldi. Bu Ekim'den daha ilik gecen Kasimlar hatirliyorum. Yine ilik bir Kasim aksami yagmur baslamak uzereydi ki bir kurek buyuyumuz bir laf soylemisti ‘O Kasim da hic yagmur yagmadi’ a.q. seklinde bitiyor olmasi muhtemel bu cumlede Guns N’Roses’in November Rain’ine atifta bulunmustu. Hikaye kafamda su sekilde canlaniverdi. “Delikanli bir kiz sevmisti, beklenildigi ve alisilageldigi uzere platonik ve acilinilamaz bir sevgiydi bu, aylardan da Kasim yaklasmaktaydi, bak sen su ise, delikanli o Kasim ayinda yagmurlu havalarda November Rain dinleyecek ve kocaman kalbindeki o kocaman sevdicegini dusunecekti. -Kalbi kocamandi zira kendisi eski atlatlerdendi-. Fakat beklenen gibi olmamis; o Kasim, olasi diger Kasimlardan daha kuru ve kurak gecmisti. Zaten bize de boyle bir sey ogretmemisler miydi daha ilkokuldayken? Icanadolu bolgesinde yazlari kurak ve sicak kislari kislari soguk ve yagisli gecer, bana soracak olursaniz heryerde oyle gecer ya neyse... Hic yagmur yagmayinca delikanli askini November Rain’le sulayamamasti, o da sonbahar yapragi gibi sararip buzulup dalindan kopup helezonlar cizerek ayaklar altina dusmustu.”
Cok dagilmadan geri donmek gerekirse konuya, gerci henuz baslanmamis birseye nasil ‘geri’ donulebilirse... Bu gecmisi yadedici, nostaljik romantikligin nedeni nedir? Olaylarin uzerinden onca zaman gecerken neden biz de gecemiyoruz? Ya da unuttugumuzu sandigimiz seyler neden cok farkli bi uyariyla zihnimizde acilip ortaya saciliyorlar? Niye ruyalarimda insanlarla kavga ediyorum hala...

Hiç yorum yok: