Çarşamba, Eylül 03, 2008

Calar Saat, Otomobil Kredileri ve Iron Maiden

Nicedir hayatimiza giren cep telefonlari uzerinden yaziya giris yapmak isterim. Istemesem bile en rahat girebilecegim yer burasi oldugundan iste girdim bile. Amcam bundan yillar once binlerce dolar vererek almisti ilk cep telefonunu. Oyle ki, belki kendi yaptigi seyi mesru kilmak icin belki de gercekten bugun, buradan bakilinca cok zevkli bir hikaye gibi gorunen su olayi anlatir: “Benim bir arkadasim var, ‘cep telefonu diye birsey cikacakmis, cikinca ben arabami satip ondan alicam’ demisti.” Teknolojinin nimetlerinden kokune kadar faydalandigimiz gunumuzde ayni seyin goturduklerini de bir yere kadar gormezden geliyoruz. Burada konu tabii ki, ‘vay efendim bu kadar cok tuketiyoruz, enerji harciyoruz manyak gibi, musluklari acik birakiyoruz dis fircalarken -ki tam bir ahmak isi-, ondan sonra kuresel isinma oluyor, buzullar eriyor, garibim Hollandalilar su seviyesinin altinda yasamak zorunda kalip bununla mucadele etmek icin memleketlerinin her bir yanini kaziyorlar, penguenler evsiz kaliyor, kutup ayilari sicaktan haslaniyor’a gelmeyecek. Bircogu dogru olsalar bile.

Burada konu, biz bunlar icin, dogaya dost malzemeden kredi karti yaptik, hesap dokumlerinizi kagida degil e.postaniza yaziyoruz, hatta e-ekstre isteyene bilmem kac bin para puan da veriyoruz, bu da yetmezmis gibi cevre projelerine destek veriyoruz, finansman sagliyoruz. Iste biz bu kadar cevreciyiz ve iste sirf bu yuzden bizim harika kredi kartimizi almalisiniz. Yasasin! Geri donusumle kazanilmis bir kredi kartim var. Cok mutluyum. Peki kredi kartiyla ne yapiyorduk biz? Baliga cikmiyoruz herhalde. Yeni bir LCD ekran televizyon, sicaklardan bunalanlara cevreye duyarli klima, az emisyonlu kuresel isinmaya katkisiz diz ustu bilgisayar aliyoruz veya marketten iki kilo hiyar alip iki farkli posete sarmalayip ‘cop poseti yapiyom ben onu’ kandirmacasina kendimiz de inanarak iki kat ‘laylon toset’in icine iki tane de fazladan atip sivismak suretiyle marketten cikiyoruz. Marketlerin verdigi II. Mahmut doneminden kalma fermanlar gibi alisveris fisinin de yuzune bile bakmadan.

Baslik nerdeydi biz nereye geldik. Aslinda hala ayni yerdeyiz. Sabahlari ise giderken otobuste hep Iron Maiden dinliyorum. Mumkunse konser kaydi veya yeni albumlerinden birseyler. Sarj edilebilen pillerin canavara benzeyen performansiyla, kilometrede 1 YTL’lik – (yakinda TL olacak) mazot sarfiyatinda bulunan, iki haftada bir sanayinin yolunu tutan, bir suru masraf yapilan ve yaklasIk benimle ayni yasta olan efsane O302’nin motor sesini Janick Gers, Adrian Smith ve Dave Murray’in uc gitari ile Harris’in “bingidi bingidi” bas tonlari ancak bastirir. “Oglum, derdin motor sesi bastirmaksa git, Cradle of Filth falan dinle” diyenleriniz var, biliyorum, duymazliktan geliyorum. O302 ki, Hosdere Caddesi’ni tirmanirken iki de bir duran, etrafta vizir vizir gecen arabalara korma calan, kah yol veren, kah yol kesen ama her seferinde etrafindaki yeni ve motor gucu/agirlik orani daha yuksek otomobillerin boyundurugunu kabul etmek zorunda kalan otobus. Ayni sekilde insnalarin sabahlari ya da aksamlari cikis saatlerinde verimini dusuren, zamanini kaybettiren otobus. Ancak bu konuda sadece efsane otobusu suclayamayiz. Hatta tersi gecerlidir: butun bankalar, hayasizca, kime verdiklerine bakmadan; yuzde miniminnacik faizle otomobil kredisi vermese piyasaya, bu kadar cok kisisel otomobil olmasa piyasada, sirf ‘araba aldim’ diye ehliyet alan; arac kullanmaktan bihaber suruculer olmasa piyasada, serbest piyasa ekonomisini, rekabeti, tuketimi, harcamayi bu kadar pohpohlayan ‘tip’ler olmasa piyasada, O302 dediginiz arac yokuslari bayirlari keci gibi tirmanir, herkes gibi ben de trafikte daha az zaman harcamis olurum. Daha az zaman harcayarak, daha fazla zamana sahip olan ben, memleketteki en onemli tuketim kalemi olan cep telefonumu, sabahin kor safagina kururak uyanmak yerine, calar saatimi daha makul bir saate kurarak daha az asabiyetli bir insan haline gelebilirim. Amma, otobus cabuk gidiyor diye Iron Maiden’i birakacak halim yok. O kadar da degil.

1 yorum:

Burcin dedi ki...

Bob, burayi goruceksin biz orda kicimizi yirtalim benim ev kirama su,internet hersey dahil..adamlar hicbirseyin sonu yokmus gibi yasiyorlar, sonrasi malum..
sadece burasi cok cok pekcok yesil, bak onun kiymetini biliyorlar :)